GDO kelime anlamı olarak genetiği değiştirilmiş organizmadır. Bu genetiği değiştirilmiş organizma hayvan , bitki , bakteri , arke vs canlılar olabilir. Genetiğin değiştirilmesindeki amaç organizmaların daha verimli ve dirençli olmalarını sağlamaktır. Biz komplo teorilerini , İlluminati senaryolarını çok seven bir ülkeyiz. GDO lu besin dendiği zaman sanki bizi zehirlemesi için değiştirilmiş besinler gibi bir algı oluşmuştur. Bu yazıda bu algı gerçek mi yoksa değil mi onu anlatmaya çalışacağım.
Bakterilerin ve virüslerin diğer organizmaların genetiğini değiştirdiği farkedildiği zaman GDO nun temelleri atılmıştır. Bu mikroorganizmaların hedef organizmaları enfekte edip , organizmanın genomuna kendi genlerini ekleyip genetiğini değiştirip özellikler kazandırmasının keşfiyle insanlar GDO alanına giriş yapmıştır.
Aslında hepimiz farkında olarak veya olmayarak GDO lu besinler tüketiyoruz. Farkında olmadan tükettiğimiz besinlere örnek olarak et , süt ve yumurta örnek gösterilebilir. Peki bu olay nasıl olur ? Bu olayın içinde hayvanların genetiğini kasıtlı olarak değiştirip daha fazla verim sağlaması da vardır. Ancak bu durum biraz daha farklıdır. Örneğin süt elde edilen inek , koyun , veya bir keçi için özel yemler alıyoruz. Aşırı doyurucu , besleyici yemler verip daha fazla besleyip daha çok verim almayı amaçlıyoruz. Aslında biz farkında olmadan bu hayvanların genetiğini değiştiriyoruz. Hayvanların doğal beslenme düzenlerini bozup kendi istediğimiz düzeni uygulatıyoruz. Hayvanların beslenme düzenlerinin değişmesi metabolizmasını da değiştirir. Bu metabolizma değişimi sonucunda bir süre sonra genetiğindede değişim meydana gelecektir. Marketlerde satılan GDOlu besinler kontrollü bir şekilde üretilir. Fakat hayvanların bu şekilde değişime uğraması kontrollü birşey değildir.
Aynı şekilde yumurta sektörünede örnek verebiliriz. Tavukların daha fazla yumurta üretmesi için saatleri değiştirilmekte ve yapay olarak sabah olduğunu sanması için yapay ışıklar verilmektedir. Ayrıyeten yem ve beslenme konusu tavuklar içinde geçerlidir.
GDO nun bize kazandırdığı şeylerden biriside insülindir. İnsülin kandaki glikoz seviyesini düzenler. İnsülinin şeker hastaları için nasıl bir öneme sahip olduğunu az çok bilmeyen yoktur. İnsülinin yapay olarak üretilmesi laboratuvar şartlarında çok zor ve masraflıdır. Üstelik üretimide sınırlıdır. Fakat genetiği değiştirilmiş bir bakteri ise bir ortamda hayatı boyunca insülin üretebilir. Bu durum insülin üretiminin artmasını ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlamaktadır. İnsüline ek olarak kan pıhtılaştırıcı hormonlar da üretilmektedir. Bu durum ise hemofili hastalafrı için umut kaynağı olmuştur. Bakterilerin genetiğinin değiştirilmesi ilk olarak E.Coli bakterisine Salmonella bakterisinin genlerinin yerleştirilmesi ile olmuştur. Günümüzde ise insülini üreten bakteride E.Coli bakterisidir. Ama doğal koşullarda bu bakteri ile insülinin hiçbir ilgisi yoktur.
Ayrıca organizmaların genetiğinin değiştirilmesi geni kesip yapıştırma yöntemiyle yapılabildiği gibi zararsız bir virüse istediğiniz geni yapıştırıp hedef organizmaya enfekte ettirerekte gerçekleştirebilirsiniz.
Bazı ülkelerin hayvan veya bitkilerin genetiğini değiştirme amaçlı çalışmaları varıdr. Örneğin Çinde ineklerin süt bezlerinden sorumlu hücrelerin genetiği değiştirerek inek sütünü insan sütüyle aynı besin değerlerine getirmişlerdir. Başka bir uygulama ise sivrisineklerin genetiğini değiştirerek sıtma salgınlarını önleyebilmişlerdir. Pectnophora gossypella isimli tarıma zararlı solucana da uygulamalar yaparak birçok tarım arazisini kurtarabilmişlerdir. Japonya ise primatlar üzerinde genetik değiştirme çalışmaları yapmıştır. Primatların genetiğini değiştirerek Pariknson Hastalığı'nın, Huntngton Hastalığı'nın ve ALS hastalıklarının önüne geçmeyi amaçlamaktadırlar. Aynı şekilde bitkilere arkelerde bulunan sıcaklığa direnç genlerini kopyalayarak bitkilerin hava koşullarına daha dirençli hale gelmesi sağlanmıştır. Bu tarz uygulamalar üremesi zor olan balıklar üzerindede yapılmıştır. Fareler üzerinde de çalışılarak organ üretimine katkı sağlanmak amaçlanmıştır.
GDO nun tehlikeli sayılabilecek tek bir yönüvardır. Bu da mikroRNA denilen moleküldür.Bu RNA molekülü bulunduğu DNA üzerinden başka DNAlara geçebilmektedir.Aslında bunlar küçük RNA parçalarıdır.
İlkel canlıların genetiğinin değiştirilmesi kolaydır. Fakat gelişmişlik arttıkça genetik değiştirme daha karmaşık bir hal almaktadır. Gelişmiş bir canlının genetiği değiştirildiğinde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Fakat canlının genomu ne kadar büyük be karmaşık olursa olsun temelini basit baz dizileri oluşturmaktadır. Bu baz dizilerini temelde legolar gibi düşünmek gerekirse genetik değiştirme bazı legoları çıkarıp yeni legolar eklemek gibi düşünülebilir.
Anlayacağınız üzere GDO kötü amaçlar için kullanılmadığı sürece insanlık için faydalı bir uygulamadır.
0 yorum:
Yorum Gönder